,

Bulgaristan’da Türk Azınlığa Karşı Girişilen Bulgarlaştırma Politikası

  1. yüzyılın ikinci yarısında Bulgaristan’daki Türk azınlık, tarihlerinin en zor dönemlerinden birini yaşadı. Komünist rejimin baskıcı politikaları, Türk kimliğini, kültürünü ve dini değerlerini ortadan kaldırmayı hedefleyen geniş çaplı bir Bulgarlaştırma kampanyasına dönüştü. Bu süreç yalnızca isim değişiklikleriyle sınırlı kalmadı; ibadet özgürlüğü, dil kullanımı, eğitim, kültür, hatta günlük yaşam bile ağır baskılar altında şekillendirildi.

Bu makalede, Bulgaristan’daki Türk azınlığa yönelik Bulgarlaştırma kampanyası tarihsel arka planı, uygulanan yöntemler, Türk toplumunun tepkileri, uluslararası kamuoyunun yaklaşımı ve günümüze kadar gelen sonuçlarıyla birlikte ele alınacaktır.


Tarihsel Arka Plan

  • Osmanlı Dönemi ve Sonrası: Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkanlar’dan çekilmesiyle bölgede yaşayan Türk ve Müslüman nüfus yeni kurulan ulus-devletlerin asimilasyon baskılarıyla karşı karşıya kaldı. Bulgaristan, 1878 Berlin Antlaşması ile özerklik kazandıktan sonra Türkler önemli bir azınlık olarak yaşamaya devam etti.
  • Komünist Dönem Öncesi: 20. yüzyılın başlarında Türkler, kendi okullarında eğitim alabiliyor, camilerde ibadet edebiliyor ve kültürlerini nispeten özgürce yaşatabiliyordu. Ancak II. Dünya Savaşı sonrası Bulgaristan’da komünist rejimin kurulmasıyla bu haklar hızla kısıtlanmaya başladı.

Bulgarlaştırma Politikalarının Başlangıcı

Komünist Todor Jivkov’un liderliğindeki rejim, 1960’lardan itibaren azınlık politikasını daha sertleştirdi. Türkler ve Pomaklar “Bulgar ulusal kimliğine entegre edilmesi gereken unsurlar” olarak görülüyordu.

  • Eğitim Politikaları: Türkçe eğitim kademeli olarak yasaklandı, Türk okulları kapatıldı.
  • Dini Baskılar: Camiler kapatıldı veya kontrol altına alındı, dini bayramlar yasaklandı, Kur’an kursları kaldırıldı.
  • Kültürel Yasaklar: Türkçe yayınlar durduruldu, Türk kültürünü yansıtan etkinlikler yasaklandı.

İsim Değiştirme Kampanyaları

En sert Bulgarlaştırma adımı, zorla isim değiştirme politikası oldu.

  • 1960’larda Pomaklara,
  • 1984-1985 yıllarında ise Türk azınlığa yönelik kitlesel bir şekilde uygulandı.

Yaklaşık 900 bin Türk’ün ismi Bulgar isimleriyle değiştirildi. Bu süreç, polis baskısı, işkence, köylerin abluka altına alınması gibi yöntemlerle gerçekleştirildi.


“Büyük Göç” (1989)

Baskılar zirveye ulaştığında, Bulgaristan’daki Türkler kitlesel olarak Türkiye’ye göç etmek zorunda kaldı. 1989 yazında yaklaşık 350.000 Türk, kısa sürede Türkiye’ye sığındı. Bu olay tarihe “Büyük Göç” olarak geçti.


Uluslararası Tepkiler

  • Türkiye, bu olayı insan hakları ihlali olarak dünyaya duyurdu ve göç edenlere kapılarını açtı.
  • Avrupa ülkeleri ve ABD, Bulgaristan’ı sert şekilde eleştirdi.
  • Ancak Bulgaristan yönetimi uzun süre geri adım atmadı.

1989 Sonrası Dönüşüm

Todor Jivkov’un devrilmesiyle Bulgaristan’da demokratikleşme süreci başladı.

  • Türklerin isimlerini geri almalarına izin verildi.
  • Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) siyasi parti olarak kuruldu ve Türklerin haklarını savunmaya başladı.
  • Ancak kültürel ve ekonomik sorunlar tamamen ortadan kalkmadı.

Günümüzde Bulgaristan Türkleri

Bugün Bulgaristan Türkleri, yaklaşık 600-700 bin nüfusla ülkenin en büyük azınlığını oluşturmaktadır.

  • Türkçe eğitim konusunda halen sınırlamalar vardır.
  • Din özgürlüğü daha rahat olsa da, ekonomik geri kalmışlık devam etmektedir.
  • Bulgaristan Türkleri, Balkanlarda Türk kimliğinin yaşatılmasında önemli bir rol üstlenmektedir.

Bulgaristan’da Türk azınlığa yönelik Bulgarlaştırma kampanyası, tarihin en acı asimilasyon girişimlerinden biridir. Zorla isim değişiklikleri, göçler, kültürel baskılar, yalnızca Bulgaristan Türklerinin değil tüm Türk dünyasının hafızasında derin izler bırakmıştır. Bugün ise geçmişin acı hatıraları, azınlık haklarının korunması ve kültürel kimliğin yaşatılması mücadelesine ilham kaynağı olmaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir