Hatay’ın Tarihsel Süreci
1938 yılı, Türk tarihi açısından oldukça kritik bir dönemeçtir. Özellikle Hatay’ın bağımsızlık yolculuğu ve Türkiye’ye katılım süreci, bu dönemin en önemli gelişmelerinden biridir. Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasının ardından birçok Türk yurdu gibi Hatay da manda yönetimine bırakılmış, uzun yıllar boyunca halkın iradesi dışında kararlarla yönetilmiştir. Ancak Türk halkının direnci ve kararlılığı, bu süreci farklı bir noktaya taşımıştır.
Fransız mandası altında bulunan Hatay, özellikle 1921 Ankara Antlaşması’ndan sonra Türkiye için hassas bir mesele olmaya devam etmiştir. Mustafa Kemal Atatürk, daha Kurtuluş Savaşı yıllarından itibaren Hatay’ın geleceğini gündeminde tutmuş, “Kırk asırlık Türk yurdu düşman elinde esir kalamaz!” sözleriyle kararlılığını ortaya koymuştur.
Hatay Millet Meclisi’nin Açılışı
1938 yılına gelindiğinde, uluslararası konjonktür ve bölgedeki dengeler Türkiye lehine gelişmeye başlamıştı. Bu dönemde Fransa, Avrupa’da yaklaşan savaş tehlikesi karşısında Türkiye ile ilişkilerini sıcak tutmak istiyordu. Bunun sonucu olarak Hatay’a bağımsızlık yolu açıldı.
2 Eylül 1938’de Hatay Millet Meclisi açıldı. Bu meclisin açılışı, sadece bölge halkı için değil, tüm Türk milleti için bir sevinç ve gurur kaynağı oldu. Çünkü Hatay, uzun yıllardır beklenen bir adımı atmış, kendi kaderini tayin etme hakkına kavuşmuştu.
Meclisin açılışı, aynı zamanda Hatay Devleti’nin de ilanı anlamına geliyordu. Bu yeni devletin bayrağı, Türkiye Cumhuriyeti’nin bayrağına çok benzerdi; sadece köşesinde beyaz bir ay yıldızın yanında yeşil bir zemin bulunuyordu. Bu da Hatay Türklerinin gönüllerinin Türkiye’den yana olduğunu açıkça gösteriyordu.
Tayfur Sökmen’in Devlet Başkanı Seçilmesi
Meclisin açılışının hemen ardından yapılan seçimlerde, bölgenin ileri gelen Türk liderlerinden Tayfur Sökmen, Hatay Devleti’nin ilk ve tek Devlet Başkanı seçildi. Tayfur Sökmen, hem kararlı bir milli duruşa sahip olması hem de halkın güvenini kazanmış bir lider olması sebebiyle bu göreve getirilmişti.
Sökmen’in başkanlığı, Hatay’ın Türkiye ile birleşme sürecinde oldukça kritik bir rol oynadı. Çünkü Hatay Devleti, aslında kısa süreli bir geçiş dönemi devleti olarak kurulmuştu. Asıl hedef, Hatay’ın Türkiye Cumhuriyeti’ne katılmasıydı. Tayfur Sökmen de bu hedef doğrultusunda tüm siyasi ve diplomatik adımlarını attı.
Atatürk’ün Hatay Konusundaki Mücadelesi
1938’de Hatay Millet Meclisi açıldığında, Gazi Mustafa Kemal Atatürk hasta yatağındaydı. Ancak Hatay meselesi, onun zihninden ve kalbinden hiç çıkmamıştı. Atatürk, ömrünün son döneminde bile Hatay’ın Türkiye’ye katılabilmesi için yoğun çaba harcadı.
Diplomatik görüşmeler, uluslararası baskılar ve bölgedeki halkın iradesi sayesinde süreç hızla ilerledi. Atatürk’ün kararlılığı, Türk milletine güven vermiş ve Hataylı Türkler için en büyük moral kaynağı olmuştu.
Hatay’ın Türkiye’ye Katılımı
Hatay Devleti, 1938’de resmen kurulmuş, Tayfur Sökmen başkanlığında bağımsız bir yapıya kavuşmuştu. Ancak bu devlet, uzun soluklu olmadı. Çünkü zaten en başından beri nihai amaç Türkiye’ye katılmaktı. 29 Haziran 1939’da Hatay Millet Meclisi oy birliğiyle Türkiye’ye katılma kararı aldı.
Bu karar, hem Hatay halkının hem de tüm Türk milletinin bayram sevinciyle karşıladığı bir gelişme oldu. 23 Temmuz 1939’da ise Hatay resmen Türkiye Cumhuriyeti topraklarına dahil edildi. Bu, Atatürk’ün son büyük miraslarından biri olarak tarihe geçti.
Hatay’ın Türkiye Açısından Önemi
Hatay’ın Türkiye’ye katılması, yalnızca toprak bütünlüğü açısından değil, aynı zamanda stratejik ve kültürel açıdan da çok önemlidir. Akdeniz’in doğusundaki bu bölge, tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış, zengin bir kültürel mozaiğe sahip olmuştur.
Bununla birlikte Hatay, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki varlığı açısından da stratejik bir konuma sahiptir. Bugün dahi jeopolitik önemi tartışılmaz olan bu bölgenin Türkiye sınırları içinde olması, ülkemizin güvenliği açısından kritik bir kazanımdır.
1938’de Hatay Millet Meclisi’nin açılması ve Tayfur Sökmen’in Devlet Başkanı seçilmesi, Türk tarihi açısından büyük bir dönüm noktasıdır. Bu gelişme, Atatürk’ün ileri görüşlülüğü, Türk milletinin kararlılığı ve Hatay halkının milli iradesi sayesinde gerçekleşmiştir.
Hatay’ın Türkiye’ye katılması, yalnızca bir toprak kazanımı değil, aynı zamanda milletin birlik ve beraberliğinin simgesidir. Bugün Hatay, Türkiye’nin en önemli kültürel zenginliklerinden biri olarak varlığını sürdürmektedir.
Bir yanıt yazın